Son yıllarda, gençlerin suç dünyasına adım atarak yaşamlarını riske attıkları bir gerçek haline geldi. Özellikle büyük şehirlerdeki uyuşturucu ticareti, “torbacı çocuk” diye tabir edilen küçük yaşta çocukların istismarını beraberinde getiriyor. Uyuşturucu baronlarının genç çocukları kullanarak sürdürdüğü bu karanlık oyunlar, toplumun dikkatini çekmeye başladı. Sokaklarda, alışveriş merkezlerinin çevresinde ya da okul kapılarında görülen bu çocuklar, baronların gözetiminde suç organizasyonlarının birer piyonuna dönüşüyor. Peki, bu durumun ardında yatan sebepler neler? Çocuklar neden bu tehlikeli yola sürükleniyor?
Gelişen teknoloji ve sosyal medya, maalesef çocuklar için sadece eğlence değil, aynı zamanda tehlikeli bir etkileşim aracı haline geldi. Özellikle sosyal medya platformlarında tanıştıkları kişiler aracılığıyla, kötü alışkanlıklar ve suç işleme eğilimleri kazanmaya başlıyorlar. Bir çok çocuk, çevresindeki arkadaş grubundan veya aile baskısından dolayı torbacı olma yoluna girmekte. Bu durum, sadece bireysel bir tercih değil, aynı zamanda sosyal şartların da bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Yoksul semtlerde büyüyen çocukların veya ailevi problemleri olan gençlerin, baronlar tarafından kolayca hedef alınması, bu durumu daha da vahim hale getiriyor. Uyuşturucu baronları, çocukları kullanarak hem daha düşük riskle iş yapıyor hem de suçlarını büyük ölçekte büyütüyor.
Uyuşturucu baronları, genç çocukları istismar ederek kendi işlerini büyütüyor. Çocuklar, toplumun gözünde zararsız ve masum olarak algılandıkları için, suç işlemek için ideal birer araç haline geliyor. Çoğu zaman, çocuklara ilk başta küçük miktarlarda uyuşturucu verilerek "torbacı olma" teklifi yapılıyor. Bu süreçte, çocukların kendilerini kanıtlama isteği ve gruptaki yerlerini alma arzusu, onları bu tehlikeli yola itiyor. Kazandıkları paralar, ilk başta küçük görünse de, çocukların özgüvenini artırarak suç dünyasında daha derinlere inmelerine sebep oluyor. Baronlar, bu çocukları başarılı bir şekilde kullandıktan sonra, onları daha ağır suçlara yönlendirmek için bir köprü vazifesi görüyor. Bu durum, toplumsal yapı üzerinde de ciddi tahribatlar yaratıyor. Çünkü masum çocuklar, birkaç dolarlık kazanç uğruna hayatlarını tehlikeye atıyorlar ve bir daha geri dönüşü olmayan bir yola sapıyorlar.
Torbacı çocukların sayısının artmasının yanı sıra, toplumun duygusal tepki vermemesi ve bu durumu görmezden gelmesi de son derece endişe verici. Birçok insan, bunun bir suç olduğunu bilmesine rağmen, ilgili otoritelerin bu konuyu yeterince ciddiye almadığını düşünüyor. Polis teşkilatları ya da sosyal hizmet kurumları, genellikle konuyu sadece bir suç olarak ele alıyor, ancak aslında daha derin sosyal problemlerle karşı karşıyayız. Çocukları bu duruma sürükleyen sosyal, ekonomik ve psikolojik faktörlerin de göz önüne alınması, bu durumun çözümü için oldukça önemli bir adım olacaktır.
Sonuç olarak, “torbacı çocuk” oyunu, masum çocukların hayatlarını riske atarak suç dünyasına adım attığı korkutucu bir senaryoyu temsil etmektedir. Bu sorunun çözülmesi için toplumun her kesiminin kenetlenmesi, eğitimden aile içi ilişkilere kadar birçok alanda değişim ve dönüşüm sağlanması gerekmektedir. Eğer bu konuda somut adımlar atılmazsa, gelecekte daha fazla çocuğun bu suç dünyasının bir parçası olması kaçınılmaz olacaktır.