ABD basını, Orta Doğu’daki İslam Cumhuriyeti İran ve İsrail arasındaki siyasi ve askeri gerginliklerin yeniden yükselmesi konusunda endişe verici dört emareyi gündeme taşıdı. Son yıllarda sık sık çatışma alanı haline gelen bu iki ülke arasındaki ilişkiler, bölgesel dengeleri sarsabilecek nitelikte. Anlaşılan o ki, iki tarafın da askeri hazırlıkları ve stratejik hamleleri, muhtemel bir savaşın eşiğinde olduğumuzu gösteriyor.
İki ülke arasındaki gerilimlerin başlıca sebepleri arasında nükleer programlar, askeri manevralar ve destekledikleri grupların çatışmaları bulunuyor. İran'ın nükleer programını geliştirmesi ve bu konudaki uluslararası müzakerelerin tıkanması, İsrail’in güvenlik endişelerini artırdı. Trump döneminde çekilen ABD’nin nükleer anlaşmalarından sonra, İran’ın daha da cesaretlenip askeri gücünü artırma çabaları, İsrail’in öngörülerini zorlar hale getirdi.
Ayrıca, İran’ın Lübnan’daki Hizbullah ve Suriye’deki milislere verdiği destek, İsrail’in sınır güvenliğini tehdit ediyor. İsrail, bu durum karşısında sürekli olarak önleyici saldırılar gerçekleştirmekte ve İran’ın bu bölgelerdeki varlığını azaltmak için harekete geçmektedir. Tüm bu faktörler, bölgedeki klasik çatışmanın ötesine geçen bir savaş olasılığını gündeme getiriyor.
ABD’nin Orta Doğu politikası, sürpriz bir gelişme yaşandığında bölgedeki güç dengelerini değiştirme potansiyeline sahip. Washington'un, İsrail'in yanında yer alması ve İran’a karşı sert bir tutum benimsemesi, hem İran hem de diğer bölge ülkeleri üzerinde baskı oluşturuyor. Ancak, Biden yönetiminin geçmişteki bazı stratejileri gözden geçirmesi ve diplomasi arayışına yönelmesi, İstanbul’daki haneleri harekete geçirme anlamında ne kadar etkili olacak henüz belirsiz.
Olası bir çatışma, sadece bu iki ülkeyi etkilemekle kalmayacak, aynı zamanda bölgedeki diğer ülkeler ve küresel güçlerin askeri ve siyasi hamlelerini de etkileyecek. Dolayısıyla, iki ülke arasındaki ilişkilerin dikkatle izlenmesi, uluslararası güvenlik açısından hayati önem taşıyor. Hem İsrail’in hem de İran’ın uluslararası durumu ve destek aldığı ülkeler, olası bir savaş senaryosunun nasıl bir boyut alacağını şekillendirecektir.
Sonuç olarak, İsrail ve İran arasındaki iplerin yeniden gerildiği günlerde, bölgedeki her gelişme, daha büyük bir çatışmanın habercisi olabilir. Tüm dünya gözlerini bu iki devletin hamlelerine çevirmişken, diplomasi ve diyalog çağrılarının ne kadar etkili olacağı merak konusu. Gelecek günlerde yaşanacak olaylar, bu iki eski düşmanın yeniden bir kıyasaya girip girmeyeceğini belirleyecektir. Ancak şu bir gerçek ki, her iki taraf da savaş senaryolarını akıllarının bir köşesinde tutmaya devam ediyor.