Hayat, bazen beklenmedik olaylarla doludur. İnsanlar, sıradan bir günün ardından hayatlarının en büyük şokunu yaşayabilir. Bugün yaşanacak olan olay da bu türden bir hikaye. Sağlık raporu almak için hastaneye giden Mehmet Yılmaz, 7 yıl boyunca resmi kayıtlarda "ölü" olarak görünüyordu. Ancak o, yaşadığı süreç boyunca her şeyin farkındaydı ve bu durumu düzeltmeye çalışmak için yıllarca mücadele etti. Bu ilginç ve bir o kadar da hayatı değiştiren durumu, sizler için derledik.
Mehmet Yılmaz, 7 yıl önce yaşadığı bir ikametgah değişikliği sırasında, yanlış bir kayıtta "ölü" olarak kaydedildi. Başlangıçta durumun ciddiyetinin farkında olmayan Yılmaz, günlük yaşamını normal bir şekilde sürdürmeye devam etti. Ancak zamanla işe başvurduğu yerlerde, resmi belgelerdeki bu hata nedeniyle ciddi aksamalar yaşamaya başladı. Bir gün sağlık raporu almak için gittiği hastanede, doktorunun ona anlattığı tablo, tüm hayatını değiştirecekti. Doktoru, "Mehmet Bey, sizin, sistemde ölü olarak kayıtlara geçtiğinizi görüyoruz" dediğinde, Yılmaz kendini boşlukta hissetti.
Bir insanın hayatı, bir anda altüst olabilir; ama Yılmaz, bu durumu düzeltmek için elinden geleni yapmakta kararlıydı. İlk olarak, aile hukuku mahkemesine başvurarak ölümü iptal ettirmek için gerekli belgeleri topladı. Ancak gerekçe olarak sunduğu durum, birçok bürokratik engelle karşılaştı. Yılmaz, hızlı bir çözüm arayışındayken aklına gelen ilk çözüm, resmi bir avukata danışmak oldu. Avukat, konunun karmaşıklığını ve zorunlu aşamaları açıklarken ona cesaret verdi. Ama ne yazık ki, resmi işlemlerin yavaş ilerlemesi, Yılmaz’ın psikolojik olarak daha da zor bir döneme girmesine neden oldu.
Yılmaz, 7 yıllık mücadele sürecinde yaşadığı duygusal çalkantıları da dile getirdi. Kaybedilmiş bir kimlik, yalnızlık hissi ve toplumsal dışlanma ile başa çıkmak hiç de kolay olmamıştı. İşte, bu süreçte sosyal çevresi, arkadaşları ve ailesi de ona destek olmaya çalıştı. Ancak her seferinde, eksik belge ya da yanlış başvuru nedeniyle çabaları sonuçsuz kalmaktaydı. Kendini bir mücadeleci olarak gören Yılmaz, her defasında yeniden denemeye karar verdi.
İş bulamamak, sosyal hayatının etkilenmesi ve maddi sıkıntılar gibi nedenlerle Yılmaz, bir yandan mücadele ederken bir yandan da umutsuzluk içinde kaybolmaya başladı. En sonunda, resmi makamlarda yaptığı başvurular sonucunda bir gün, kaydı düzeltilerek "ölü" statüsünden çıkartıldı. Hayatında bir değişim yaratan bu süreç, onu yalnızca yeniden ayağa kaldırmakla kalmadı, aynı zamanda yürekten bir mücadele örneği olarak başkalarına da ilham verdi.
Herkesin zor dönemlerden geçtiği ve bazen yaşamın getirdiği beklenmedik olaylarla karşılaştığı bu dünyada, Mehmet Yılmaz’ın hikayesi yalnızca bir kayıtdan ibaret değil. O, aynı zamanda “yaşamak” ile “yaşanmamış olmak” arasındaki ince çizgiyi temsil ediyor. Birçok insanın varlığı, resmi belgeler üzerinden doğrulansa da, önemli olan insanın kendisini ne kadar var ettiğidir. Yılmaz’ın yaşadığı bu macera, bize bir insanın varlığını nasıl önemsiz hale getirebileceğimizi hatırlatıyor.
Sonunda, insanların yaşadıkları toplumsal yoğunluk içinde, her bireyin kendi mücadelesinin içinde yeniden varolmayı başardığı ve bu durumu başarıyla geride bıraktığı düşünülmelidir. Mehmet Yılmaz, bu dönem boyunca sadece kendisini değil, yaşadığı toplumun da adaletsizlikleriyle nasıl yüzleşebileceğini göstermiştir. Bu gerçeği kabullenmek, belki de onun en büyük zaferi oldu.
Sonuç itibarıyla, hayatın getirdiği zor koşullar, bir insanı ne kadar etkileyebilir sorusunu durmaksızın sorgulamalıyız. Yılmaz’ın hikayesi, sadece bir adli belge üzerinden başkalarının kaderini şekillendirmemesi gerektiğinin en güzel örneklerinden biridir. Her bireyin kendi hayatını yaşarken, kimlik mücadelesinin de farkında olması gerektiği sonucuna ulaşabiliriz.