İstanbul'un tarihi sokaklarında gizli bir hazine adeta; 10 metrekarelik küçücük bir dükkan, zamanın geçişine tanıklık eden saatlerle dolup taşıyor. Usta **Ali Yılmaz**, yıllardır bu dükkanında çeşitli dönemlere ait saatleri büyük bir özenle tamir etmekte. Bu küçük atölye, hem geçmişe olan özlemi hem de saatlerin büyülü dünyasını keşfetmek isteyenlerin uğrak noktası. Yılmaz, sadece saatleri onarmakla kalmıyor, aynı zamanda her birinin hikayesini de yaşatıyor.
Ali Yılmaz’ın dükkanında, 19. yüzyıldan kalma avize saatlerden, 1930'ların cep saatlerine kadar birçok eser bulunmakta. Her biri, zamanında kendine özgü bir yere sahip olmuş ve zamanla yaşanmışlıkların simgesi haline gelmiş. Yılmaz, bu saatlerin sadece işlevsel olduğunu düşünmüyor; zira her birinin bir kişisel hikayesi, bir geçmişi var. Örneğin, bir müşterisi tarafından getirilen antik bir masa saati, devrim döneminde bir ailenin mirası olarak aktarılmış. Usta, her onarım sürecinde bu geçmişi yeniden canlandırarak, saatlere hayat veriyor.
Yılmaz, “Her saat, tarihin bir parçasını taşır. Bu parçaları bir araya getirerek insanların tarif edemediği duyguları ortaya çıkarıyoruz,” diyor. Tamir sürecinde, saatlerin iç mekanizmalarının titizlikle parçalanıp kontrol edilmesi gerektiğini aktaran Yılmaz, bu süreçteki her aşamanın kendi içinde bir sanat olduğunu ifade ediyor. İleri teknoloji olmadan, sabırla yapılan bu işlemler, ustaya göre eski zamanların ruhunu yaşatıyor.
Ali Yılmaz, yalnızca kendi tutkusu olmadığı için değil; aynı zamanda bu sanatın gelecek nesillere aktarılması gerektiği düşüncesiyle de çalışıyor. Yıllardır bu işin içinde kalan Yılmaz, genç kuşakların saat tamirciliğine olan ilgisini artırmak için atölyesinde çeşitli eğitimler düzenliyor. Bu eğitimlerde, ahşap ve metal işçiliği, saatlerin iç mekanizmalarının incelenmesi ve bakımı gibi konularda gençlere bilgi aktarımı yapıyor. “Sadece saatleri tamir etmiyoruz, aynı zamanda bir kültürü yaşatıyoruz,” diyor.
Ali Yılmaz’ın çabaları sadece saat tamirciliği için değil, aynı zamanda toplumda geçmişe olan ilginin artmasına yol açıyor. İnsanlar, eski saatlerin değerini ve bu saatlerin arka planda yatan öyküleri keşfettikçe zamanın ne denli kıymetli olduğunu daha iyi anlıyorlar. Dükkanın kapısını her çaldığında farklı bir zaman dilimine açılan kapılar aralamak isteyen müşterileri, Yılmaz’ın kaleme aldığı tarihçelerle dolu bir dünyaya davet ediliyor.
Sonuç olarak, Ali Yılmaz’ın ellerinde hayat bulan bu saatler, geçmişle geleceği birleştiren bir köprü görevi görüyor. Usta, her tamirde saatlerin ruhlarını yeniden canlandırırken, aynı zamanda zamanın geçişindeki derin anlamları da sorgulatıyor. Onun 10 metrekarelik dükkanı, sadece bir saat tamir atölyesi değil, bir zaman tüneli; geçmişe dönme, yaşanan hayat hikayelerini dinleme ve bir eksik parça ile zamanın akışını sorgulama yeri. Kısacası, her saat, yeni bir hikaye ve yeni bir zaman yolculuğu anlamına geliyor.