Son günlerde dünya gündeminin merkezine oturan tarihi zirve, dünya basınında geniş yankı uyandırdı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in liderliğindeki Rusya'nın özellikle son yıllarda maruz kaldığı uluslararası baskılar, bu zirveyle birlikte daha da ağırlaşıyor. Medyada yer alan değerlendirmeler, zirvede alınan kararlardan dolayı Rusya'nın diplomatik güç kaybı yaşadığına işaret ediyor. Bu durum, sadece Rusya için değil, uluslararası diplomasi tarihinde de önemli bir dönemeç olarak kayıtlara geçmekte.
Birçok analist, zirvede ortaya çıkan dinamiklerin Rusya'nın uluslararası alandaki izolasyonunu derinleştirdiğini dile getiriyor. Zirvede belirlenen yeni yaptırımlar ve diplomatik stratejiler, özellikle Batı ülkeleri açısından Putin'in etkisini azaltma çabalarının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Rusya’nın, özellikle enerji kaynakları üzerinden yürüttüğü diplomasi, bu zirvede yanıt bulmuş gibi görünüyor. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülke, enerji bağımlılığını azaltma kararlılığını yeniden ortaya koydu. Bu durum, Rusya’nın ekonomik geleceği açısından oldukça kaygı verici olarak yorumlanmakta.
Birçok dünya lideri, zirve sırasında yapılan konuşmalarda, Putin'in askeri ve siyasi stratejileri konusunda eleştiriler yöneltti. Bu eleştirilerin başında, Ukrayna'ya yönelik devam eden askeri müdahaleleri ve bunun yarattığı insani krizler geliyordu. Zirve sonrası yapılan basın toplantılarında, özellikle Batılı ülkelerin liderleri, Putin'in agresif politikalarının sonuçlarının sadece Rusya için değil, tüm dünya için tehdit oluşturduğuna vurgu yaptılar. Bu durum da, Putin’in bulunduğu durumun ne denli acı bir diplomatik yenilgi olduğunu gözler önüne seriyor.
Zirvenin bir diğer önemli yansıması, Rusya'nın etki alanının azaltılması üzerindeki tartışmalarda oldu. Orta Asya’dan, Kuzey Afrika’ya kadar uzanan geniş coğrafyada, Rusya’nın etkisini artırma çabaları, son zirve sonrası önemli bir tehdit unsuru olarak öne çıkıyor. Bu durum, diğer ülkelerin güvenlik stratejilerini de doğrudan etkiliyor. Özellikle, eski Sovyet ülkeleri ve çevresindeki devletlerin kendi güvenliklerini sağlamlaştırma alanında daha aktif rol almaya karar vermesi, Rusya’nın uluslararası alandaki etkisini her geçen gün daha da azaltıyor.
Dünya basını, bu zirvenin sadece bir toplantı değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerdeki güç dengelerinin yeniden şekillendiği bir platform olduğuna dikkat çekiyor. Birçok yorumcu, Putin'in politikalarının artık sadece uluslararası alanda değil, iç politikada da sorgulanmaya başladığını öne sürdü. Bu durum, Putin'in liderliğinin geleceği konusunda kuşkular yaratıyor. Toplumun farklı kesimleri, ülkelerinin uluslararası ilişkilere katılımı ve bağımsız siyasi kararlar alabilme konusundaki sorumluluğunu almaya başlamasıyla, Kremlin'in izole olacağının sinyallerini veriyor.
Sonuç olarak, tarihi zirvenin dünya basınına yansıyan etkileri, Putin'in diplomatik alandaki konumunu sorgulattı. Birçok ülkeden gelen eleştiriler ve uygulanan yaptırımlar, Rusya'nın uluslararası ilişkilerdeki pozisyonunu zayıflattı. Gelecek dönemde, diplomatik ilişkilerin nasıl şekilleneceği ve Rusya'nın bu duruma nasıl cevap vereceği ise dünya kamuoyunun merakla beklediği bir konu olmaya devam edecek. Dünya, Putin için bu zirveyi bir dönüm noktası olarak değerlendiriyor. Bu zirve, Putin'in uluslararası arenadaki geleceğinin ne denli belirsiz olduğunu da ortaya koydu.