Eski ABD Başkanı Donald Trump, Kanada'yla ticaret ilişkilerini sarsacak ciddi bir tehditte bulundu. Sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalarda, Kanada'nın ABD’ye yönelik ithalatına %35 vergi uygulanacağını söyledi. Bu durum, iki komşu ülke arasındaki ticaret ilişkilerini ve küresel ticaret dengesini tehdit eden bir gelişme olarak değerlendirilmekte. Söz konusu vergi, özellikle Kanada'nın otomotiv endüstrisi başta olmak üzere birçok sektörü derinden etkileme potansiyeline sahip. Bu durum, ticaret savaşlarının yeniden alevlenip alevlenmeyeceği konusunda ciddi endişelere yol açıyor.
Trump'ın bu tehdidi ilk olarak 2018 yılında başlamış olan ve büyük ölçüde iki ülke arasındaki otomotiv ve tarım ürünleri ticaretini kapsayan önceki ticaret savaşı hatıralarını yeniden canlandırdı. Trump, Kanada’nın ABD pazarına erişimini kısıtlamak ve Amerika'nın iş gücüne daha fazla fayda sağlamak amacıyla bu vergi politikasını gündeme getirdiğini belirtiyor. Ancak, Kanada'nın bu duruma nasıl yanıt vereceği şu an için belirsiz. Kanada hükümeti, Trump'ın açıklamalarını acil bir mesele olarak değerlendirerek, karşı stratejiler geliştirmeyi planladıklarını duyurdu. Bu savaşın kazanını kim olursa olsun, her iki ülkenin ekonomileri üzerinde olumsuz etkiler yaratması kaçınılmaz görünüyor.
Trump, kariyeri boyunca kendine özgü politikaları ve agresif ticaret yaklaşımlarıyla tanınır. Elinde tuttuğu sosyal medya platformlarını etkin bir şekilde kullanarak, seçmenleriyle ve muhalifleriyle doğrudan iletişim kurmayı tercih ediyor. Kanada üzerine yaptığı bu yeni tehdit, sıradan bir açıklama değil, aynı zamanda potansiyel bir kampanya stratejisi olarak değerlendiriliyor. Trump, 2024 başkanlık seçimlerinde tekrar aday olacağının sinyallerini verirken, kanıtlara dayanmayan bazı söylemlerinin arkasında yatan ekonomik kaygılar da dikkat çekiyor. Kanada üzerindeki bu vergi tehdidi, Trump'ın belirli bir seçmen grubuna hitap etmek için çıktığı bir çaba olarak görülebilir.
Her iki taraf için de riskleri artıran bu durum, ticaret politikalarının yanı sıra, siber güvenlik, iklim değişikliği ve birçok uluslararası meselede iş birliğinin zayıflamasına neden olabilir. Özellikle COVID-19 pandemisi sonrası artan ekonomik belirsizlikler ve enflasyonist baskılar, geçmişteki stratejik iş birliği alanlarını tehdit etmeye başladı. Trump'ın yönetimi altındaki ABD, Kanada ile yaşanan tartışmalar ve bu tarz sert söylemleri ile ticaret ilişkilerinde önemli bir pik yaratmıştı. Bunun sonucunda, her iki ülkenin de büyük kayıplara uğradığı süreçler yaşanmıştı.
Eğer Trump'ın bahsettiği %35'lik vergi uygulaması hayata geçerse, her iki ülkenin de otomotiv sektöründeki üretim bantları büyük sıkıntılar yaşayabilir. ABD'deki otomotiv üreticileri, bu vergiler yüzünden Kanada'daki tedarik zincirlerine erişimlerini kaybetmeleri durumunda yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalabilir. Dolayısıyla, bu durum tüketici fiyatlarına yansıyacak ve her iki ülkede de otomobil fiyatlarının artışına neden olabilecektir. Kanada'daki üretim tesisleri, ABD’ye olan bağımlılıklarını azaltmak için farklı stratejilere yönelmek zorunda kalırken, ihracatçı firmalar hammadde bulmakta zorluk yaşayabilirler.
Sonuç olarak, Trump'ın %35 vergi tehdidi, sadece ticaret ilişkilerini değil, aynı zamanda iki ülke arasındaki politik dengeleri de etkileyebilir. Kanadalı yetkililer, bu durumu yakından takip ediyor ve olası bir ekonomik krizin önüne geçebilmek için kapsamlı bir strateji geliştirmeye çalışıyorlar. Küresel ekonomik istikrarın sağlanabilmesi için ülkelerin iş birliğine ihtiyacı olduğu bilinciyle, bu tür meydan okumaların, daha geniş çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir.